Türk futbolunun zirve yaptığı tarih 2002'nin yaz mevsimidir. Ancak bu tarihin yaklaşık 2 yıl öncesine gidip Japonya ve Güney Kore'nin ortaklaşa düzenleyeceği Dünya Kupası'nın elemelerinden başlamak gerekir maceraya. Milli Takımımız, Avrupa elemelerinin 4.Grubu'nda İsveç, Slovakya, Makedonya, Moldova ve Azerbaycan'la mücadele etmiştir. 10 maçın sonunda alınan 6 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 yenilgi, İsveç'i geçmeye yetmez. İstanbul'da İsveç'le oynanan maç 2-1 kaybedilince Kuzeyliler grup birincisi olarak Uzakdoğu'nun yolunu tutar, bize de Avusturya ile baraj maçı oynamak kalır.
Şenol Güneş yönetimindeki Milli Takımımız da ilk ciddi patlamasını işte bu baraj maçlarında yapmıştır. Viyana'da oynanan ilk maçı Okan'ın golüyle 1-0 kazanarak Türkiye'ye avantajlı bir skorla dönen ay-yıldızlı ekibimiz, Ali Sami Yen Stadı'ndaki rövanşa bu rahatlıkla çıkar ve tarihi bir skorla galip gelerek tarihi bir sonuç elde eder. Yıldıray Baştürk'ün 21, Hakan Şükür'ün 30, Okan Buruk'un 45, Arif Erdem'in de 69 ve 84. dakikalarda attığı goller, Milli Takımımıza 5-0'lık galibiyetin yanı sıra tam 48 yıllık aradan sonra Dünya Kupası finallerine katılma hakkını da getirmiştir. Ama tarihin yazacağı gerçek zafer için biraz daha beklemek gerekmektedir.
Teknik Direktör Şenol Güneş, Japonya-Güney Kore yolculuğuna Rüştü Reçber, Fatih Akyel, Ümit Özat, Abdullah Ercan (Fenerbahçe), Bülent Korkmaz, Emre Aşık, Arif Erdem, Hasan Şaş (Galatasaray), Tayfur Havutçu, İlhan Mansız (Beşiktaş), Emre Belözoğlu, Okan Buruk (İnter), Tugay Kerimoğlu, Hakan Ünsal (Blackburn Rovers), Hakan Şükür (Parma), Ümit Davala (Milan), Alpay Özalan (Aston Villa), Yıldıray Baştürk (Bayer Leverkusen), Mustafa İzzet (Leicester City), Nihat Kahveci (Real Sociedad), Ömer Çatkıç (Gaziantepspor) ve Zafer Özgültekin'den (Ankaragücü) oluşan kadroyu götürmüştür.
C Grubu'nda Brezilya, Kosta Rika ve Çin'le birlikte yer alan Milli Takımımızın ilk rakibi, turnuvanın sonunda kupayı kaldıracak olan Brezilya'dır. Ulsan'da 3 Haziran'da oynanan maçta Hasan Şaş'ın golüyle öne geçen Milli Takımımız, 50. dakikada Ronaldo ve 87. dakikada penaltıdan Rivaldo'nun attığı gollere engel olamayınca sahadan 2-1'lik yenilgiyle ayrılır.
9 Haziran'daki rakibimiz Kosta Rika'dır ve maç Incheon'da oynanmaktadır. 56. dakikada Emre Belözoğlu'nun golüyle öne geçen Milli Takımımız, 86. dakikada Wilson Parks'tan yediği golle 1-1'lik sonuca razı olur. Artık her şey Çin'le oynanacak son maça kalmıştır. Üstelik averaj hesaplarının yapıldığı grupta Brezilya'nın da Kosta Rika'yı farklı bir skorla yenmesi gerekmektedir. 13 Haziran'da Seul'de Çin'i 6. dakikada Hasan Şaş, 9. dakikada Bülent Korkmaz ve 85. dakikada Ümit Davala'nın golleriyle 3-0 yenen Milli Takımımız, Brezilya'nın da Kosta Rika'yı 5-2 mağlup etmesiyle, averajla da olsa bir üst tura yükselmeyi başarır.
İkinci turdaki rakibimiz, evsahibi takımlardan Japonya'dır. Milli Takımımız için de Güney Kore'den Japonya'ya geçmenin zamanı gelmiştir. 18 Haziran'da Miyagi'de oynanacak maçtaki rakibimiz Japonya, H Grubu'nda Belçika, Rusya ve Tunus'la yaptığı mücadeleden 7 puanla namağlup lider çıkmıştır. Ancak buraya kadardır işte. 12. dakikada Ümit Davala'nın attığı gol Japonların işini bitirip Milli Takımımıza çeyrek finalin kapısını açmıştır.
Yeni rakibimiz Senegal, Fransa'yı yenmiş, Danimarka ile Uruguay'ın da bulunduğu gruptan ikinci sırada çıktıktan sonra İsveç'i elemiş sürpriz bir ekiptir. Milli Takımımız, Osaka'da son derece keyifli ve heyecanlı bir 90 dakikanın golsüz sona ermesinin ardından uzatmaya giden karşılaşmayı 94. dakikada İlhan Mansız'ın attığı golle 1-0 kazanır. Türkiye yarı finaldedir artık ve rakibimiz grup maçında 2-1 yenildiğimiz Brezilya'dır.
Millilerimiz 26 Haziran'da Saitama'da sambacılarla başabaş bir futbol oynamasına rağmen 49. dakikada Ronaldo'nun golüne engel olamaz ve final şansını kaybeder. Yeni hedef dünya üçüncülüğüdür bundan böyle. Ve rakip de bir başka evsahibi Güney Kore'dir.
Japonya'dan Güney Kore'ye dönen Milli Takımımız, 29 Haziran'da Deagu'da Güney Kore'nin karşısına çıkar. Tribünler tamamen evsahibi takım taraftarlarının işgalindedir doğal olarak. Dünya Kupası tarihi zevksiz ve keyifsiz üçüncülük maçlarıyla doludur ama bu kez öyle olmayacaktır. Bir takımın evsahibi, diğerinin ise başarıya bu denli aç oluşu ortaya final gibi bir müsabaka çıkartır. Milli Takımımız, Hakan Şükür'ün Dünya Kupası tarihinin en erken atılan golüyle öne geçer. 9. dakikada Lee Yong'un golüyle ümitlenen Korelilere, millilerimiz İlhan Mansız'ın 13 ve 32. dakikadaki golleriyle bitirici karşılığı verir. Güney Kore'nin uzatmalarda Song Chong Gug'la attığı gol sadece skor tabelasını zenginleştirir. 3-2'lik skor Milli Takımımızın dünya üçüncülüğünün teyididir.
Ama Türkiye Uzakdoğu'da sadece dünya üçüncülüğünü elde etmekle kalmaz. Deagu'da, kendi evinde kaybetmenin üzüntüsüyle gözyaşlarına boğulan Güney Korelilerin ellerinden tutup tribünleri hep birlikte selamlayan ve kazandıkları zaferi paylaşma büyüklüğünü gösteren futbolcularımız, Fair Play ödülünün de sahibi olmuştur.